Beslenme Önerileri

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol

Siyah Kilis Karası üzüm

Siyah üzüm kabuğu ve resveratrol çok bilinen ikilidir.

Siyah üzüm kabuğu ve resveratrol ya da Veratrum Grandiflorum O. Loes zehirli hellaborus olarak da bilinir.

Doğada bilinen en güçlü antioksidanlardan biri olan siyah üzüm kabuğu gibi Resveratrol içeren bitkiler 2000 yılı aşkın bir süredir geleneksel tıpta etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Özellikle Karadeniz kokulu siyah üzümün kabuğu ve çekirdeğinde bolca bulunan resveratrol (RES), kimyasal adıyla trihidroksi stilbenoid, ilk kez zehirli bir bitki olan beyaz helleborus (Veratrum grandiflorum O. Loes) köklerinden 1939 yılında izole edilmiştir.

SİYAH ÜZÜM KABUĞU VE RESVERATROL

RES’in kimyasal yapısı

Siyah üzüm kabuğunda bulunan resveratrol bitkisel bir besindir, polifenoldür.

Fitonutrientler  bitkiler tarafından üretilen bileşiklerdir. Bitkileri sağlıklı tutan bu kimyasallar, onları ayrıca böceklerden, mantarlardan, enfeksiyonlardan ve güneşten korurlar.

Bitkileri koruduğu gibi insanları da güneşten ve UV zararlarından DOĞAL GÜNEŞ KREMİ! koruyabilir. Fitonutrientler ayrıca sağlıklı bir insan vücudunu desteklemeye yardımcı olabilecek antioksidan ve iltihap kurutucu özelliklere sahiptir.

Siyah üzüm kabuğunda bulunan resveratrol-RES kısaltması, bitki reçinesinde bulunan polifenolleri ima ederken veratro, veratrum bitki türünü ve –ol eki hidroksi grubunu yani alkolü temsil etmektedir. Beyaz ve kuru üzüm, dut, fıstık ve ladin bitkilerinde bulunan RES ticari olarak satılan üzüm sularında bulunmaz ya da eser miktarda bulunur. 

SİYAH ÜZÜM KABUĞU Resveratrol diğer gıdalarda da bulunur:

  • Yer fıstığı
  • Antep fıstığı
  • Çilekler
  • Yaban mersini
  • Elma
  • Ahududu
  • Erik

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol

Polifenoller

8.000’den fazla polifenol türü tanımlanmıştır. 4 ana gruba ayrılabilirler.

  1. FlavonoidlerBunlar tüm polifenollerin yaklaşık yüzde 60‘ını oluşturur. Örnekler arasında elma, soğan ve kırmızı lahana gibi gıdalarda bulunan quercetin, kaempferol, kateşinler ve antosiyaninler bulunur.
  2. Fenolik asitlerBu grup tüm polifenollerin yaklaşık yüzde 30‘unu oluşturur. Örnekler arasında çoğunlukla meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar ve tohumlarda bulunan stilbenler ve lignanlar bulunur .
  3. Polifenolik amidlerBu kategori, biberlerde kapsaisinoidleri ve yulafta avenantramidleri içerir.
  4. Diğer polifenollerBu grup üzümde bulunan resveratrol, çileklerde ellagik asit, zerdeçalda kurkumin ve keten tohumu, susam tohumu ve kepekli tahılları içerir.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol ile Yaşlanma İlişkisi

Tıpkı oruçta olduğu gibi kalorik bir kısıtlama fonksiyonu icra ettiğine inanılan Resveratrol’ün yaşlanma hızını yavaşlattığı ve birçok hastalıkta ilgili süreçleri engellemek yerine genel sağlığı iyileştirdiğine yönelik hipotezler vardır.

Ksenohormesiz hipotezine göre, hormetik bir bileşik olarak Resveratrol, gıdalarla birlikte az miktarda alınsa bile bu küçük dozlar organizma üzerinde hafif bir stres oluşturarak uzun vadede faydalı sonuçlar doğurabilir. Hatta kimi çalışmalar kurkumin ve RES’in birlikte tüketilmesinin antibiyotiklerin yerine potansiyel bir alternatif olabileceğini öne sürmektedir. Kim bilir bağırsak mikrobiyomu bozuk olan iltihabi hastalar bu sinerjetik etkiden fayda bulabilirler.

SİYAH ÜZÜM KABUĞU VE RESVERATROL

Siyah üzüm kabuğunda bulunan resveratrol ve kurkuminin sinerjetik etkisi

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol Hakkında Bazı Mekanizmalar

Sadece resveratrol kelimesi ile PUBMED literatür taraması yaptığınızda on binden fazla makale karşınıza çıkar. 2019 yılında yapılan bir çalışmada RA tedavisinde Nrf2-Keap1 yolunun hedeflenerek resveratrol kullanımının efektif bir metod olabileceği tavsiye edilmektedir. Bu çalışmada hidrojen peroksit ile muamele edilen romatoid artritli fibroblast benzeri sinoviyosit hücrelerinde Resveratrol’ün antioksidan ve proapoptotik etki mekanizmaları araştırılmıştır.  Sonuçta deneysel olarak RES’in şu etkileri gözlenmiştir: Nrf2 ve HO1 üretimini artmış, Nrf2 etkisiyle serbest radikal üretimi ve NFkB aktivasyonunu engellenerek p65 oluşumunu baskılanmış ve hücre proliferasyonunu inhibe edilerek apoptoz mekanizması indüklemiştir. NFkB ayrıca kanser hücrelerinin gelişmesi ve yayılması için gerekli bir inflamatuar faktördür. Siyah üzümde bulunan resveratrol yeşil çayda bulunan kateşinlerle birlikte doğadan ucuz olarak elde ettiğimiz NFkB inhibitörleridir.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol Hakkında Yapılan Hayvan Deneyleri

Başka bir çalışmada ise siyah üzüm ve Resveratrol’ün koruyucu etkisini araştırmak için sığır tipi tip II kollajen kullanarak Sprague-Dawley sıçanlarda in vitro artrit modeli oluşturulmuştur. Yine IL-1β ile uyarılmış sıçan sinoviyal hücrelerinde Resveratrol’ün romatizma mekanizmalarına etkisi araştırılmıştır. RES uygulaması sinoviyum iltihabında iyileşme sağlamış ve sinoviyal dokudaki inflamatuar hücre infiltrasyonu ve anjiyogenez gibi RA ile ilişkili patolojik bulgularda iyileşme sağlamıştır. Örneğin RES, NFkB inhibisyonunu, yukarı akış aktivatörü olan PKCδ’yı bloklayarak ve sirtuin 1 genini aktive ederek gerçekleştirir. Böylelikle RES, NFkB, COX ve IL-1β üzerinden inflamasyon sürecini durdurmaktadır.

Resveratrol’ün Faydaları

İnsan hücreleri ile yapılan çalışmalarda da Resveratrol’ün birtakım faydaları bulunmuştur. 2018 yılındaki bir çalışmada romatoid artritli (n = 7) ve spondiloartritli (n = 7) hastalardan elde edilen sinoviyal sıvı hücreleri 48 saat ve 21 gün boyunca, tek başına RES ile veya metotreksat veya adalimumab ile kombinasyon halinde tedavi edilmiştir. Bu hücrelerde inflamasyon, enzimatik bozulma ve osteoklast farklılaşmasını ölçmek için monosit kemoatraktan protein 1 (MCP1), matriks metalloproteinaz 3 ve tartarat dirençli asidik fosfataz sırasıyla ölçülmüştür. Araştırmada RES uygulamasının matriks metalloproteinaz 3 ve tartarat dirençli asidik fosfataz üretimini önemli ölçüde etkilemediği gösterilmiştir. Ancak tedavi edilmeyen kontrollere kıyasla, Resveratrol, MCP1 üretimini azaltmıştır. Böylece bu ex vivo immün aracılı inflamatuar artrit modelinde RES’in antiinflamatuar bir molekül olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol İltihaplı Romatizma İlişkisi

Hücre kültürü ve hayvan deneyleri çalışmalarında durum böyle iken, romatizma hastalarında tablo nasıldır? RA’nın farklı evrelerine sahip 68 kadın ve 32 erkek hasta iki gruba ayrılmış; 50 kişiye konvansiyonel ilaç tedavisine ilave olarak günlük 1 gr RES kapsülü içirilmiş, diğer 50 kişi sadece standart ilaç tedavisi almıştır. RA hastalarının 3 aylık bir takipten sonra klinik ve biyokimyasal belirteçleri değerlendirildiğinde RES ile tedavi edilen grupta eklemde şişlik ve hassasiyet gibi klinik skorların anlamlı olarak azaldığı bulunmuştur. Literatürde 130 adet klinik insan denemelerinde uygulanan doz miktarları değişken deney kurgularına bağlı olarak yaklaşık 5 ila 5.000 mg/gündür. Ayrıca, RES ile tedavi edilen hastalarda C-reaktif protein, eritrosit sedimantasyon hızı, matriks metalloproteinaz-3, tümör nekroz faktörü alfa ve interlökin-6 serum seviyeleri önemli ölçüde azalmıştır. Bu çalışma standart antiromatizmal ilaç tedavilerine ek olarak Resveratrol’ün desteğinin faydalı olabileceğine dikkat çekmektedir.

Kabuklu, kurutulmuş ve çekirdekli siyah üzüm ayrıca tercih edilmelidir. Acaba sabahları aç karnına tavsiye edilen 21 adet siyah çekirdekli üzüm bu nedenle midir?

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol

Fransız Paradoksu ve Üzüm Suyu İkilemi

Siyah üzüm kabuğu ve Resveratrol Fransızların çok sevdiği ikilidir. Her yer üzüm bağlarıyla doludur. Diyette doymuş yağlar, bol et ve sigara içmenin yüksek seviyelerine rağmen, Fransa’da koroner kalp hastalığı ölüm oranının daha düşük olduğu iddia eden Fransız epidemiyologlar bu ikilemi 1981’de şöyle formüle etmişlerdir. Ilımlı şarap içimi. Şaraptaki fenollerin koruyucu etkisi!!! Daha sonra uzun bir süre ılımlı kırmızı şarap içmenin koroner kalp hastalığına karşı koruyabileceği ve bu paradoksal bulgunun nedeni olabileceği varsayılmıştır.  Resveratrolün, kanser hücrelerinin yayılmasını sınırlayan sinyal yollarını modüle ettiği varsayılmıştır. Ancak zaman gösterdi ki Fransızlar konuya Fransız kalmışlardır. Çünkü, önerilen terapötik hücre ve organı etkileyen aktivitelerin çoğu henüz klinik çalışmalarda doğrulanmamıştır ve bilgimize göre, insanlarda resveratrolün biyoyararlanımı ile ilgili çok az veri bulunmaktadır. Deneyler test tüplerinde ve yüksek doz ekstraklarla yapılmıştır.

Paradoksun İcadı!

Günlük resveratrol tüketimi için mevcut öneriler öncelikle deney hayvanlarından insana dozaj dönüşümüne dayanmaktadır. Ne yazık ki, insanlarda bu hesaplanan resveratrol konsantrasyonlarının terapötik etkinliğinin doğrulanması halen beklemededir KAYNAK   Bu durumda dünyanın en büyük şarap üretici olan Fransızların bu paradoksu icat etmesi ticari bir strateji olabilir mi tartışması bilimsel makalelerde yapılmaktadır.

Bir de şu ilginç noktayı unutmayalım; RES özellikle üzümün etinde değil, kabuğu ve çekirdeğinde bulunuyor! Şırası ve pekmezi de güzeldir.

En güzeli belki şudur:

Üzümü üzüm olarak kabuğu ve çekirdeğiyle birlikte tüketmeyi tercih edin. Bulabilirseniz Kilis Karası da yiyin. Saf

Büyük, gevrek ve çok tatlıdır. Rengi de dolgundur.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol Konusunda Şu kuralı Unutmayın:

Bir bileşiğin test tüpünde ne kadar güçlü olduğu çok da önemli değildir. Kan dolaşımına girmezse, ne anlamı var ki! Ve yine, deney hayvanlarında yapılan laboratuvar deneylerin insanlarda klinik çalışmalarla doğrulanması da şarttır.

Kısaca bakalım, ne kadar Siyah üzüm kabuğu ve resveratrol tüketelim. İnsan merak ediyor.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol: Isabella

Geleneksel gıda ürünleri için bildirilen tipik resveratrol konsantrasyonları şunlardır:

Tohum kabuğu olmayan fıstık, 0.03-0.14 μg / g;  domates kabuğu, ∼19 μg / g kuru ağırlık; Itadori çayı, 68 ug / 100 mL; kırmızı üzüm, 92-1604 μg / kg taze ağırlık; beyaz üzüm, 59-1759 μg / kg taze ağırlık; ve elma, 400 μg / kg taze ağırlık. Verilen bu konsantrasyonlara dayanarak, bu besinlerden herhangi birinin veya bunların kombinasyonlarının alınmasıyla önerilen resveratrol dozunu bağırsaklardan emmek mümkün değildir.

Sağlığı korumak için elbette en ideali mevsiminde ve yöresinden doğal sebze ve meyvelerle beslenmektir.

Ancak RA ve AS gibi, iltihabi, kronik, dejeneratif hastalar,  zaten bu doğal beslenmeden kaymış kişilerdir.

Fonksiyonel Besinler

Bu yüzden bazen yüksek doz konsantre fonksiyonel besinlere ihtiyaç duyulabilir. Çünkü düşük doz hormetik etki (normal taze sebze meyve tüketimi gibi) alevlenmiş bir hastalığı daha da alevlendirebilir. Fayda sağlamakla birlikte düşük doz tedavide yeterli olmaz ve bazen meyvelerdeki düşük doz  inflamasyonu durduramadığı gibi tam aksine iltihabı hormetik uyarı ile tetikler.

Ne kadar yerseniz, alırsanız alır, Siyah üzüm kabuğu ve resveratrol bağırsak ve karaciğerde 30 dakikada idrara dönüşür!!!

Bir de az miktarda yeseniz bile hormetik etki ile azlar çok olabilir.

Siyah Üzüm Kabuğu ve Resveratrol

Bu nedenle AZ, KARARLI ve SÜREKLİ bir besin tüketimi ve zinciriniz ANCAK katlanır etki oluşturarak oksidatif strese karşı dayanıklı  bit plato çizmenize yardımcı olur.***

Cilt hastalıkları için biyoyararlanım problemini atlatmanın olası bir yolu, resveratrolü cilde topikal olarak krem ya da jel uygulamaktır. Bu, resveratrolün, sistemik metabolizma ile ilişkili yan etkiler olmadan, ilgilenilen alanla doğrudan temas etmesini sağlayacaktır. Şu anda, resveratrolün birkaç topikal formülasyonu geliştirilmektedir. Zaten, piyasada resveratrol takviyeli cilt bakım ürünleri ve kozmetik ürünleri mevcuttur. Bununla birlikte, bu iddialı (!) ürünler titizlikle test edilmemiştir.

Bir şey yerken biyokullanım ve biyoyararlanım detaylarını iyice araştırın. İdrar torbası, karaciğer ve böbreklere fazla yüklenmeyelim.

Organlarınızın sesine kulak verin.

İlla içecekseniz de Karadeniz kara güzeli, kokulu kara üzümünü tüketin.

Vitis Labrusca Isabella…

Not: Siyah üzüm kabuğu ve resveratrol yazısında kullanılan bazı kaynaklar yazı içerisinde verilmiştir.

Detaylı okumalar: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/?term=resveratrol

*** Hormetik Etki

Latince kışkırtmak ve uyandırmak anlamına gelir. Hormaein kelimesinden türetilmiş hormesis kavramı, hücrenin veya bir canlının yaşamını tehlikeye atan iç ve dış faktörlere karşı verdiği tepkinin iki fazlı olduğunu ifade eder. Hormesis’de canlı, stres faktörlerinin düşük dozlarında bundan yarar sağlar ve kazançlı çıkar, ancak, yüksek dozlarda canlı zarar görür.

İlgili Yazılar